Karanlık ve aydınlık arasındaki savaşı konu edinecek olan Bound by Flame, yepyeni görselleriyle karşımızda. 9 Mayıs tarihi itibariyle piyasaya çıkması beklenen Bound by Flame; PS3, PS4, Xbox 360 ve PC platformlarına çıkacak. Aksiyon rol yapma türüyle ilgi çekmesi beklenen oyunumuz, özellikle seçimlerimize bağlı olarak karakterimizi bambaşka boyutlara çekmemizi de sağlayacak.
İşte karşımızda Spiders ve Focus Home Interactive'i bir araya getiren Bound by Flame'in son görselleri.
Resident Evil serisinin yaratıcısı Shinji Mikami'in yarattığı The Evil Within, önümüzdeki ağustos ayında bizlerle buluşmak için hazırlanıyor. Bildiğiniz gibi idTech 5 ile hazırlanan yeni oyun, Resident Evil gibi oyun dünyasına damgasını vurmaya hazırlanıyor.
Ana karakterimiz Sebastian'ın oldukça güçlü bir yapısı ile korkuyla yüzleşirken, oyun içerisinde herhangi bir arayüz bulunmayacak.
Yeni nesil korku oyununa PC, PS3, Xbox 360, PS4 ve Xbox One kullanıcıları kucak açarken, dağıtımcı Bethesda oyunla ilgili yeni görseller yayınlandı.
E3 fuarında duyurusu gerçekleşen GTA V'in PC sürümü ile ilgi yepyeni detaylar geldi. Geçtiğimiz saatlerde resmi olarak Steam tarafından gelen açıklamaya göre GTA V çok yakında Steam platformuna geleceği duyuruldu.
Yakın zaman içerisinde ön siparişlerinin de açılması beklenen GTA V için ayrıca herhangibi resmi olarak sistem gerekesinimlerinin ortaya çıkmadığını belirtelim.
GTA V, PC, PS4 ve Xbox One için 2014'ün sonbahar aylarında çıkışını yapacak.
Creative Assembly çalışanı Al Hope, oyunları Alien: Isolation hakkında yeni detaylar paylaştı.
Ellen Ripley'in kızı Amanda'yı kontrol ettiğimiz oyunda, annemizin şüpheli bir biçimde kayboluşunu soruşturuyoruz. İpuçlarının bizleri uzay istasyonuna götürdüğünü belirten Hope, iplerin burada koptuğunu söyledi.
Oyunda sadece bir Alien'ın olduğunu belirten Hope, oyunda gerçekleşecek rastlege şeylerin Alien'ın tepkisini çekebileceğini ve Alien'ın davranışlarının sürekli değişeceğini belirtti. Oyunda sessiz bir şekilde ilerlemenin çok önemli olduğunu belirten Al Hope, oyunda tek bir Alien olduğunu ancak yine de kaçınmamız gereken, bizi gördükleri yerde öldürmeye programlanmış Android'lerin, Alien: Isolation'da bulunacağını açıkladı. Ayrıca oyunda sürekli silahsız olarak gezmeyecek, yeri geldiğinde bulduğumuz farklı silahlarla, bizi bulan Android'lere karşı savaşacağız.
Son olarak uzay istasyonunun atmosferinin eski Alien filmlerine benzettiklerini belirten Al Hope, oyunda crafting sistemi de olduğunu belirtti.
Alien: Isolaton; PS3, PS4, Xbox 360, Xbox One ve PC için 7 Ekim tarihinde piyasaya çıkacak.
Batman Arkham oyunlarının yapımcısı Dax Ginn, serinin son halkası Batman Arkham Knight hakkında yeni bilgiler paylaştı.
Batman Arkham Knight'ın Batman oyunları arasında duygusal açıdan en yoğunu olacağını belirten Ginn, Scarecrow hakkında bazı açıklamalarda bulundu. Scarecrow'un dış görünüşü için büyük çaba sarfettiklerini belirten Ginn, oyunu oynayanların Scarecrow'un gözlerine baktıklarında ondan korkmalarını istediğini söyledi.
Ayrıca Batmobile'den de bahseden Dax Ginn, şehrin neresinde olursak olalım tek bir tuşla Batmobile'i çağırabileceğimizi açıkladı. Dahası, hikayede geçen Gotham şehrinin serinin en büyük haritası olduğunu belirten Ginn, Gotman'ın yağmurlu atmosferini yakalamak istediklerini ve bunu layıkıyla başardıklarını dile getirdi. Son olarak Batman'in zırhına değinen Ginn; zırhın kalın, ancak bir o kadar da hafif ve esnek olduğunu belirtti.
Batman Arhman Knight; PC, PS4 ve Xbox One için geliştirilmekte 2015 yılında piyasaya çıkacak.
Crytek'in üzerinde çalıştığı yeni oyun Arena of Fate'in detayları belli oldu.
Arena of Fate, içerisinde 5v5 savaşlara tanıklık edeceğimiz bir MOBA oyunu. Oyunda bulunan karakterler, Tesla gibi hem gerçek dünyadan hem de Robin Hood gibi edebiyat eserlerinden alınma.
Oyunda 20 dakikalık maçlar olacak ve 20 dakika içinde en çok puana sahip olan takım kazanacak. Arena of Fate'de takım olarak karşı takımdan toplam olarak her yedi kişiyi öldürüşümüzde bir puan elde edeceğiz ve aynı zamanda yıktığımız her kule, bizlere bir puan verecek. Böylece oyunun sonunda en çok puana ulaşan takım, zafere ulaşacak.
Supergiant Games, yine yapmış yapacağını. Darren Korb gibi başarılı bir ismi yanına almış, Ashley Barrett'in sesini kullanarak inanılmaz müzikler ortaya koymuş. Peki Transistor, ne kadar başarılı bir oyun? Gelin biraz daha detaya inelim.
HİKAYE
Transistor, bizleri kızıl bir güzel olan Red ile tanıştırıyor. Kendisi dünya tatlısı bir hatuncağız ve Cloudbank isimli şehirde bilinen ünlü bir şarkıcı, bulunduğu şehirde insanların yerine, Process isimli bilgisayar programları hüküm sürüyor. Bir gün robotik bir grup olan Camerata tarafından saldırıya uğrayan Red, gizemli bir kişilik tarafından kurtarılıyor. Tüm şehir kaos halindeyken, yakın dostlarımızın yanında, bir de en değerli şeyimizi kaybediyoruz; sesimizi. Red'i kontrol ettiğimiz süre zarfı boyunca Transistor isimli gizemli bir kılıç, bizim rehberimiz oluyor.
Transistor'daki amacımız, Camerata'nın amacını öğrenmek ve tabii ki yaşadığımız zorluklara neden olan bu gruptan intikam almak. İçimizdeki intikam ateşini durduran en önemli varlık, Transistor'un kendisi. Transistor'un gücünün yanında, sesi de bize rehberlik eden diğer bir etmen. Hatta aslına bakarsanız Transistor'un sesi, gücünden çok daha önemli.
OYNANIŞ
Transistor'a ilk baktığınızda, beklentileriniz hack & slash türüne yönelik olabilir va hatta aklınızdan geçen ilk kelime, Basiton bile olabilir ancak bu düşüncelerden arınmanızı öneririm. Zira Transistor, rol yapma türüne, strateji ekleyerek oyuncuyu zorlayan içeriklerle karşımıza çıkmış. Düşmanlara vurup kaçmak, neredeyse imkansız çünkü oyun zor. Tabii ki zor kavramı, kimimize göre değişkendir ancak Transistor, bir şekilde oyuncuyu strateji yapmaya zorluyor. Bir de oyuna eklenen turn base sistemi sayesinde, saldırı taktiklerimizi daha dikkatli kullanmak ve buna bağlı olarak plan yapmak zorunda kalıyoruz.
Turn özelliğini kullanmak her zaman iyi bir şey değil. Evet, düşmanlara hangi yeteneği, ne zaman kullanacağımıza gücümüz yettiğince karar vermek ve hızlı bir şekilde onlara zarar vermek kulağa güzel gelebilir ancak işin bir de kötü kısmı var. Turn'ü kullandığınız zaman, bir süre etkisiz hale geliyorsunuz, yani bazı yeteneklerinizi kullanamıyor ve doğal olarak yanlış bir plan yaparsanız, köşede sıkışıp kalabiliyorsunuz.
Canımız sıfırlandığında, ölmek gibi bir seçeneğimiz yok. Evet, doğru okudunuz. Kısmen ölmüyorsunuz demek daha doğru bir tabir aslında. Her canımız sıfırlandığında, Transistor'ımız bir özelliğini kaybediyor ve sadece özellikler sıfırlandığında ölüyoruz. Kılıcımızda kullanabileceğimiz dört temel özellik var ve bu özellikleri daha da etkili hale getirecek ikişer yetenek de mevcut. Yani düşmana kılıcınızı savururken, aynı zamanda patlama özelliği de koyabiliyoruz ve bunlar pasif özellik oluyor, bu da daha fazla zarar verebileceğimiz anlamına geliyor. Ne zaman Red, bir grup yaratık öldürse, deneyim kazanıyor ve seviye atlıyor. Seviye atladıkça belirli özellikler açılıyor ve zaten oyun ilerledikçe hangi yetenekte, hangi özelliği kullanmamız gerektiğini rahatça çözüyoruz. Hatta bu özelliklere kombo ekleyip, düşmanlarımızı köşeye bile sıkıştırabiliyoruz.
YETENEKLERE ODAKLANACAK OLURSAK
Transistor'ımızın yeteneklerinin dört adet olduğunu ve bunlara da eklenen pasif özelliklerle güçlendirdiğimizden bahsetmiştim. İşin bir de hem hikaye ilerledikçe açılan yetenek kısmı var, hem de seviye başına gelen yetenek tarafı var. Seviye atladığımızda Red'e sunulan yeteneklerden birini seçmek zorundayız ve ayrıca bize iki farklı seçenek veriliyor. İstersek pasif özellik slotu açabiliyoruz veya aynı anda kullanabileceğimiz yeteneklerin çeşitliliğini arttırabiliyoruz.
Oyundaki diğer önemli nokta ise sınırlayıcılar. Aslında kendileri bir nevi oyunun zorluk seviyesi oluyorlar. Genel olarak bir zorluk seviyesi olmasa bile Transistor'da, sınırlayıcılar bizim kaderimizi belirleyebiliyorlar. Zorluk arttıkça ve düşmanlara sınırlayıcı ekledikçe, daha fazla tecrübe puanı kazanıyor ve bu da daha fazla seviye demek oluyor. Daha fazla seviye ise, daha fazla yetenek ve pasif özellikle slotumuza eklenecek anlamına geliyor. Seçim sizin, dilerseniz sınırlayıcılarla düşmanları zorlu hale getirip, daha fazla tecrübe puanı kazanabilirsiniz, dilerseniz çok da zorlamadan hikayeye devam edebilirsiniz.
GRAFİK VE GÖRSEL ZENGİNLİK
Tıpkı Bastion gibi görselleri elle hazırlanan Transistor, kalitesiyle ön plana çıkan inanılmaz bir oyun olmuş. Çizimlerden tutun, efektler, ışıklandırmalar ve hatta oyun içi karakter, Process modellemeleri bizi cyberpunk konsepti ile bir araya getiriyor.
Biraz daha düşündüğümde Transistor'un beni nasıl kalbimden vurduğunu rahatça anlayabiliyorum; cyberpunk ve tabii ki inanılmaz müzik performansı. Elbette ki her kitleye hitap etmese bile, bir şekilde kendisi beğendiren bir yapısı var ve özellikle Bastion kadar başarılı bir içerikle karşımıza çıkmış.
Kısacası Transistor, birçok oyuncunun sahip olması gereken özel bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Oyundaki tek eksi belki de Bastion'a olan benzerliği olabilir, zira onun önüne geçebilmek için de Transistor'a mükemmel müzikler ve turn base sistemi getirmişler. Umuyorum siz de, benim kadar Transistor oynarken zevk alırsınız çünkü bir kere başına oturduğunuzda, kendinizi müziklere kaptıracak ve oradaki dünyanın ne kadar farklı ve özel olduğunu fark edeceksiniz.
2000'li yılların başlarından beri oynadığımız tır oyunlarının üstünden yıllar geçse de asla eskimiyorlar fakat onlar için de yenilikler gerekiyor kimi zaman. Eskiden tır oyunlarında sadece tır kullanıp bir yerden bir yere mal taşıyorduk, uyuyorduk, benzin alıyorduk fakat SCS Software bu sefer yaptığı tır simülasyonu oyunuyla beklediğimiz bazı yenilikleri getiriyor.
2008 yılında çıkan ilk oyundaki gibi yine Avrupa'dayız ve hayalini kurduğumuz tır şoförlüğü mesleğine sonunda kavuşuyoruz ve Avrupa'nın neredeyse her yanını gezerek oraları keşfediyor ve para kazanıyoruz.
Oyun bildiğiniz gibi %100 Türkçe olarak satışa sunuldu ve bu sayede İngilizce bilmeyen oyuncularımızda her şeyi anlayabilecek hale geldi. Kendilerine bundan dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. Oyuna başladığınızda yeni bir profil kurmanız gerekiyor ve bu profili kurarken sadece isim yazmıyorsunuz, görüntünüzü seçiyorsunuz, şirketinizin logosunu belirliyorsunuz ve cinsiyet gibi özellikleri seçtikten sonra oyuna başlıyorsunuz. İlk görevi tamamladıktan sonra ise artık bir şirket kurmuş tır şoförü olarak tek seferlik işler almaya başlıyorsunuz ki kendi tırlarınızı alıp şirketinizi büyütesiniz. Benim tavsiyem bankadan kredi çekin, kendinize bir tır satın alın ve daha çok para kazanın.
Tek seferlik işlere başladığınızda her seferinde farklı yerleri keşfetme şansına da sahip oluyorsunuz ve her işte farklı bir tır kullanıyorsunuz. İş seçerken neye öncelik tanıyorsanız ona göre sıralayabiliyorsunuz işleri: mesafe, para gibi. Eğer tek seferlik işler yapmak istemiyorsanız bankadan kredi çekip kendi tırınızı alıp sürekli olarak o tırla çalışabiliyorsunuz.
Oyunda diğer tır simülasyon oyunlarının aksine yeni özelliklerde mevcut. Bir şirket kurduğunuz için işçiler alıp çalıştırabiliyorsunuz, çekici (tır) galerilerini gezip beğendiğiniz tırı satın alabiliyorsunuz.
Euro Truck Simulator 2'de bir seviye sistemi de bulunuyor. Seviye atladıkça puanlar kazanıyorsunuz ve bu puanları istediğiniz şekilde dağıtıyorsunuz. Puanları verdiğiniz özelliklere göre iş yapmaya başlıyorsunuz. Patlayıcı yük taşıma, hassas yük taşıma, değerli yük taşıma, uzun yolda yük taşıma gibi özellikler mevcut ve ne kadar çok puan verirseniz bu özellikler yaptığınız işleri o kadar etkiliyor ve daha çok para kazanıyorsunuz.
Euro Truck Simulator 2'deki bir diğer özellik ise garajınız olması. Seviye atladıkça ve para biriktirdikçe garajınızı yükseltiyorsunuz ve içine daha fazla araç sığdırabiliyorsunuz. Ne kadar çok tırınız olursa o kadar çok işçiniz olur ve daha çok para kazanırsınız.
Euro Truck Simulator 2'deki özellikler saymakla biter mi bilmiyorum çünkü tır kullanırken arada bir yolu öğrenmek için göz attığımız harita bir nevi navigasyon sistemine dönüştürülmüş. Yolu daha iyi kavrıyorsunuz ve bu navigasyon sistemi üzerinden yardım çağırabiliyor, e-postalarınızı kontrol edebiliyor, yaptığınız işin özelliklerine, getirisine bakabiliyorsunuz ayrıca araçlarınıza çeşitli küçük donanımlar da eklemek mümkün. Bunların yanı sıra oyunda birçok lisanslı tır firması da bulunuyor ve bu tırlardan alıp oyunun keyfini ikiye katlayabiliyorsunuz.